ENDOMETRİOZİS NEDİR?
Endometriozis, normalde rahmin en iç kısmını oluşturan endometrium tabakasının rahim dışında bulunmasıdır. Bu hastalık genellikle karnın alt bölgelerinde görülmektedir. Ancak vücudun her yerinde de görülme olasılığı bulunmaktadır. Üreme çağındaki kadınların yaklaşık yüzde 5-10’unda görüldüğü tahmin edilen endometriozis, kısırlığın en önemli sebepleri arasında yer almaktadır. Her yıl ülkemizde yaklaşık 2 milyon kadını etkileyen endometriozis hastalığının belirlenebilmesi için düzenli jinekolojik muayene olunması çok önemlidir. Endometriozis, üreme organlarında oluşturduğu yapışıklıklar nedeniyle yumurtanın tüplerin içine ulaşmasını engelleyebilmektedir. Bazen de tüplerin ucunu tıkayarak yani “tübal tıkanıklığa” yol açarak gebeliğin önüne geçebilir.
ENDOMETRİOZİS BELİRTİLERİ NELERDİR?
Endometriozis belirtisi olan sorunlar şu şekilde sıralanabilir:
Karnın alt bölgesinde sürekli şiddetli ağrı
Cinsel ilişki ya da adet süresince şiddetli ağrı
Karında şişkinlik
Büyük tuvalete çıkarken zorlanma ve ağrı, bazen ishal
Sık idrara çıkma ve idrarda kan görülmesi
Adet öncesi lekelenme tarzı kanama
Adet döneminde ağrı
Yan ağrısı, sırt ağrısı
ENDOMETRİOZİS NEDEN OLUR?
Endometriozisin oluşmasına neden olan risk faktörlerinin yanı sıra bu hastalıktan korunmayı sağlayan faktörler de bulunmaktadır. Gebelik, birden fazla doğum yapmak ve emzirmek başlıca koruyucu etkenler arasında yer alırken; yüksek vücut kitle indeksi ve özellikle bel-kalça oranı yüksek olan obezite hastası kadınlarda endometriozis hastalığı daha az görülmektedir. Kadınlardaki adet süreci başladığında rahim içindeki ‘endometrium’ tabakası dışarı atılırken aynı tabaka tüplerden karın boşluğuna da geri dökülebilmektedir. Bağışıklık sistemi sağlıklı olan kadınlarda geri akan bu kan temizlerken, bağışıklık sisteminde problem olanlarda ise çikolata kistleri oluşmaktadır. Karın boşluğundaki endometrium tabakası tüplere, yumurtalıklara hatta bağırsağa ya da idrar torbasına yapışarak yerleşir ve iltihaba neden olur. Hastalığın ilerleyen döneminde kanamalar, doku iyileşmeleri ve karın içinde yapışıklıklar ortaya çıkmaktadır. Hastalık, karın boşluğunda inflamasyon oluşturması, tüp ve yumurtalıklarda yapışıklıklara yol açması nedeniyle rahim iç duvarının gebeliğe uygunluğunu bozmakta ve yumurtalık rezervinin azalmasına, dolayısıyla da kısırlığa yol açmaktadır.
ENDOMETRİOZİS TEŞHİSİ NASIL KONULUR?
Öncelikle hastanın detaylı anamnezi, şikayetleri kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından alınır. Hastalığın tanısı, endometrial dokunun; bez ve fonksiyon gören kısmının cerrahi olarak çıkarıldıktan sonra mikroskobik olarak görülmesi ile konulmaktadır. Hasta öyküsünden elde edilen adet ağrısı, karın alt bölge ağrısı, cinsel ilişki sırasında ağrı, kısırlık, adet kanamasının çok olması, büyük tuvaletin yapılması sırasında ağrı gibi bulgular hastalığın belirlenebilmesi için önem taşımaktadır. Ayrıca bu hastalığın tanısında ultrasonografi ve MRI değerli tanı yöntemleri olmaktadır. Ancak Laparoskopi ile çıkarılan lezyonların mikroskobik incelemesi ise en değerli tanı yöntemidir. Ayrıca tanıda jinekolojik muayene çok önem taşımaktadır. Jinekolojik muayene ile şiddetli endometriozis vakalarının yüzde 70’ine tanı konulabilmektedir.
ENDOMETRİOZİS TEDAVİSİ NASIL OLUR?
Endometriozis tedavi edilebilir bir sorundur. Tedavi kadındaki hastalık etkilerine göre bireysel olarak planlanmaktadır. Endometriozis ve kısırlık problemi olan bir kadında hastalığı baskılamak için ilaç tedavisinin yeri bulunmazken, bu kadınlarda tedavi bireyselleştirilmektedir. Bekleme-gözlem tedavisinden, yardımcı üreme teknikleri ve cerrahiye kadar geniş bir yelpazede tedavi uygulanabilmektedir. Ağrısı ön planda olan endometriozisli kadınlar medikal tedaviden fayda görebilirken, ilerlemiş vakalarda cerrahi tedavi gündeme gelmektedir.
Eğer kişi gebe kalamama şikayeti yaşıyorsa ilk aşamada aşılama ve tüp bebek gibi yardımcı üreme tekniklerinden yararlanılmaktadır. Tüp bebek tedavisi uygulanan hastalar, endometriozisi yenerek gebe kalabilmektedir. Gebelik öncesinde hastalığı tedavi edip, ardından tüp bebek yöntemi uygulamaya gerek görülmemektedir. Yardımcı üreme yöntemlerinden yanıt alınmaması halinde ise cerrahi olarak hastalığın temizlenmesi yoluna gidilmektedir. Cerrahi yöntemde; laparoskopik cerrahiyle çikolata kistlerinin çıkartılması, yapışıklıkların açılması ve tüplerin normal anatomisine ulaştırılması gündeme gelmektedir.
ENDOMETRİOZİSTE RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR
Erken yaşta adet başlaması, 21 günden sık adet olmak, hiç doğum yapmamış olmak, adet kanama miktarının çok olması, uzun boy- kızıl saç- mavi-yeşil göz rengi- çilli olmak gibi olguların yanı sıra net olmamakla birlikte endometriozis hastalığı için belirlenen risk faktörlerinden bazıları şunlardır:
Kısırlık
Doğumsal olarak kadın üreme organlarının yapısal bozukluğu
Alkol, kafein
Yağ ve kırmızı etten zengin diyet
Dioskin veya DES maruziyeti
Düşük vücut kitle indeksi
Birinci derece akrabada endometriozis olması
Herhangi bir şikayete neden olmayan endometriozis beyaz ırka göre siyahilerde daha az ama Asyalılarda daha fazla görülmektedir.
Endometriozis gebe kalmayı engelliyor mu?
Ülkemizdeki tüm üreme çağındaki kadınların yüzde 5-10’unda endometriozis görülmektedir. Ancak gebe kalma problemi yaşayan kadınlarda bu oran yüzde 25-30’lara kadar çıkabilmektedir. Endometriozis farklı nedenlerle gebe kalmayı engelleyebilmektedir. Endometriozis; üreme organlarında yapışıklıklar oluşturarak, yumurtanın tüplerin içine ulaşmasını engelleyebilmektedir. Bazen de tüplerin ucunu tıkayarak yani ‘tübal tıkanıklığa’ yol açarak gebeliğin önüne geçebilmektedir. Endometriozisin, endometrioma, denilen çikolata kisti oluşturma ihtimali de bulunmaktadır. Bu kistler yumurtalıklara yerleşerek, sağlıklı bir yumurtlama olmasını engelleyebildiği gibi rezervini azaltarak, gebelik şansını da düşürebilmektedir. Endometriozis odaklarından salgılanan sitokinler ile humoral faktörler ise embriyo gelişimini ve tutunmasını olumsuz etkileyebilmektedir. Tedavi sonrası, iki yıllık beklemenin ardından gebelik yüzde 40 oranında artmaktadır. Ancak kişi yine normal yollarla gebe kalamazsa, tüp bebek denenebilmektedir.